Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr
Cennete girmesi
4.06.2012
Hak teâlâ, hazret-i Âdeme, her eşyânın adını, her san'atı ve bütün ilimleri ve kıyamete kadar gelecek evlâdının lisânlarını öğretti.
Sonra meleklere;
"Ey melekler, sâdıksanız eşyânın adlarını bana haber verin" buyurdu.
Onlar aczledini
itiraf ettiler ve;
"Yâ Rabbî, sen bize ne öğrettinse biz ancak onu biliriz" dediler.
Hak teâlâ o vakit
hazret-i Âdeme;
"Yâ Âdem! Eşyânın adlarını meleklere öğret!" buyurdu.
O da emri ifa etti.
Melekler ilmine hayran oldular.
Vaktâ ki kırk yaşına geldi.
Hak teâlâ meleklere emretti.
O'nu, Cennete ilettiler.
Kendisine bir taht yaptılar.
Cennet libâsı giydirdiler.
Başını, ne tarafa döndürüp baksa, Nûr-u Muhammedî, güneş gibi alnında parlardı.
Hak teâlâ
meleklere;
"Onun tahtını omuzlarınıza alın. Cennetin her yerini gezdirin ve Arş'ın yanında indirin!" diye emretti.
Emri ifa ettiler.
Alnında parıldayan Nûrun, Habîbullaha âit olduğunu bilirlerdi.
Onun için sık sık
salevât getirirlerdi,
Âdem Nebî Cennete girdi.
Nebîler adedince kürsî gördü.
Hangisinde otursa, o peygamberin nûru, alnında parlardı. Habîbullah'ın kürsîsine oturduğunda, onun nûrundan öbür nûrlar kayboldu.
www.gonulsultanlari.com