Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr
İlk sohbette îmân etti
11.06.2012
(dünden devam)
Cündeb bin Cünâbe, üç gece hazret-i Alî'nin "radıyallahü anh" evinde kaldı.
Hazret-i Alî sordu:
"Buraya niye geldin?"
Cündeb;
"Muhammed isminde bir zâtı görmek için" deyince; "Ben o zâta gidiyorum, beni tâkib et!" dedi.
kısa zamanda
huzura vardılar.
Cündeb, Efendimiz'in sohbetiyle şereflenince; "İşte yıllardır beklediğim buydu" dedi.
Sohbet öyle tatlı idi ki,
"Hiç bitmese" diyordu.
Efendimiz sordular:
"Sen neredensin?"
"Gıfâr kabîlesindenim".
"Nicedir Mekke'desin?"
"Üç gün oldu".
"Ne yiyip ne içtin?".
"Zemzemden gayri bir şey bulamadım" deyince; "Zemzem mübârektir, susayanı kandırır, aç olanı doyurur" buyurdu.
Hazret-i Ebû Zer
"radıyallahü anh"
huzûrdan çıkınca, kalbinde yanan îmân meş'alesiyle başka gönülleri de tutuşturmak için koştu Kâbe'ye.
Olanca sesiyle
"Lâ ilâhe illallah! Muhammedün Resûlullah!" diye haykırdı.
Müşrikler duydular.
Üstüne çullandılar.
Hazret-i Abbâs;
"Durun, vurmayın! Bu adam kervan yolumuzun üzerindeki bir kabîleden. Bir daha oradan nasıl geçersiniz?" diye bağırdı. (devamı yarın)
www.gonulsultanlari.com