Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr


Hem ağladı, hem güldü
17.06.2012

Efendimiz "aleyhisselâm" son hastalığında hazret-i Fâtıma'yı huzûruna çağırdılar.
Geldiğinde, Onu
sinesine çektiler.
Gizli bir şey söylediler.
Hazret-i Fâtıma ağlamaya başladı. Sonra başka birşey söylediler. O zaman da güldü.
Hazret-i Âişe'ye
bu, garib geldi.
Ve sordu hemen:
"Aynı anda hem ağlamak hem gülmek olur mu yâ Fâtıma?"
Hazret-i Fâtıma
Ona cevâbında;
"Babam vefât edeceğini haber verdi. Üzülüp ağladım. Sonra da; "Ehl-i beytimden bana ilk gelen sen olacaksın" buyurdu. Ona da sevinip güldüm" dedi.

SİZİN SÂYENİZDE

Bir gün, Resûl-i ekrem Efendimiz, hazret-i Cebrâil'e;
"Yâ Cebrâil, Hak teâlâ benim için; "Seni rahmet olarak gönderdim" buyuruyor. Bu rahmetten sana da nasîb oldu mu?" diye sordu.
Hazret-i Cibrîl
"aleyhisselâm"
"Evet oldu" dedi.
"Nasıl oldu?" buyurunca;
"Hak teâlânın kudret ve azameti karşısında korkudaydım. Vaktâ ki, zâtınıza iki âyet getirdim. O iki âyette, benim "emîn" olduğum bildiriliyordu. Sâyenizde Rabbimizin meth-ü senasına kavuştum. Korkum gitti, rahatladım. Bu, bana büyük rahmet oldu" dedi.


www.gonulsultanlari.com