Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr
Gâibten "Alî" demişlerdi
28.06.2012
(Dünden devam)
Herkes fikrini beyan eyledi. Habîb-i Ekrem "aleyhisselâm"; "Benim niyyetim, Alî ismini koymakdır" buyurdu.
Fâtıma hâtun;
"Bana da gâibten bu ismi söylediler" dedi.
Bir rivâyet
şöyledir ki:
Vâlidesi Fâtıma hâtun, istihâre için Kâ'beye yönelip; "Yâ Rabbî! Harem-i şerîfinde ikrâm eylediğin oğlum için tarafından isim niyâz ediyorum" dedi.
O esnâda
Kâ'beden;
"Onun ism-i şerîfini Alî koyun!" diye bir ses geldi.
Böylece ismini Alî koydular.
Resûl-i ekrem
"aleyhisselâm"
beşiğine yanaşınca, Fâtıma hâtun; "Yâ Muhammed-ül emîn! Fazla yaklaşmayın ki, bu oğlanın aslan gibi pençeleri var. Hazretinize bir edebsizlik yapabilir" dedi.
Habîb-i Ekrem
"aleyhisselâm"
"Yâ Fâtıma! Alî bize karşı edebe riâyet eder!" buyurdu.
Ve yanına vardı.
Aliyyül Mürtezâ
"radıyallahü anh"
derin uykuda iken, güzel gözlerini açıp, Resûlullahın mubârek yüzüne bakdı.
Server-i âlem
"aleyhisselâm"
Onu beşiğinden kucağına aldı. Bir zemân mubârek dilini, gül yaprağı gibi hazret-i Alî'nin "radıyallahü anh" mubârek ağzına koyup, esrar çeşmesi gibi olan mubârek ağzının suyunu, damla damla Ona emzirdi. (devamı yarın)
www.gonulsultanlari.com