Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr
Azâbı nimet sandılar.
29.08.2012
(Dünden devam)
Âd kavmi, azab bulutunu yağmur bulutu zannettiler.
Azâbı nimet sandılar.
Bu yüzden çok sevinip, birbirlerine müjde veriyorlardı.
Bulut iyice yaklaştı.
Şiddetli bir gürültü koptu.
Hazret-i Cibrîl, rüzgâra;
"Ey rüzgâr! Âd kavmine azâb olarak, Hûd Nebî'ye ve Ona tâbi olanlara ise rahmet olarak es!" diye emir verdi.
Hazret-i Hûd dağa çıktı.
Müminler de yanındaydı.
Kavmine hitaben;
"Ey Âd kavmi! Üzerinize gelen bu azâbı görmüyorsanız size yazıklar olsun. Allaha îmân ederseniz hâlâ kurtulabilirsiniz!" diye seslendi.
Onu duydular.
Yine inad ettiler.
Îmân etmediler.
Birbirlerine;
"Sabredelim. Bu, yağmur öncesinde görülen bir rüzgârdır ve arkasından çok yağmur yağacağına işârettir" dediler.
Azâb bulutu daha yaklaştı.
Azabı görüyorlardı.
Gürültüleri duyuyorlardı.
Ama kibirliydiler.
Reisleri Halecan;
"Gelin! Hep birlikte üzerimize gelen şu korkunç kasırgayı bertaraf edelim. Onu geri çevirelim" dedi.
Sesler devam ediyordu.
Sonra bir fırtına koptu.
Bir kasırga çıktı.
Hiç mağlubiyete alışmamış, yenilmek nedir bilmeyen o mağrur Âdlıların hepsini yere serdi. Kızarak geri geri kaçtılar. (devamı yarın)
www.gonulsultanlari.com