Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr
Yüzüğe Lâ ilâhe illallah yazdır
1.09.2012
Birgün sultân-ı kevneyn ve Resûl-i sekaleyn "sallallahü aleyhi ve sellem" hazretlerine bir gümüş yüzük hediyye getirdiler.
Resûl-i Ekrem
"aleyhisselâm"
Hazretleri, onu Hazret-i Ebû Bekr'e verip;
"Yâ Sıddîk! Var, bunu bir kuyumcuya götür. Üzerine Lâ ilâhe illallah yazsın" buyurdu.
Hazreti Ebû Bekr
"radıyallahü anh"
Onu kuyumcuya götürüp;
"Bu yüzüğün üzerine "Lâ ilâhe illallah, Muhammedün Resûlullah" nakş eyle" dedi.
Halbuki emir böyle değildi.
Lâkin hazreti Ebû Bekr, Allahü teâlâ'nın ism-i şerîfinden, hazret-i Habîbi ekrem'in ism-i şerîfi ayrı olmasını lâyık görmedi.
Ve kuyumcuya;
"Böyle kazı" dedi.
Kuyumcu da yüzüğün kaşı üzerine böylece kazıyıp, hazret-i Ebû Bekr'e teslîm eyledi.
O da yüzüğü aldı.
Ve geri döndü.
Resûlullaha götürüyordu.
Hak teâlâ hazret-i Cibrîl'e;
"Yâ Cebrâîl! Acele yetiş. Habîbimin yüzüğüne Ebû Bekr'in adını yaz. Çünki O, benim ism-i şerîfimden Habîbimin isminin ayrı olmasını lâyık görmedi. Ben de Habîbimin isminden, Ebû Bekr'in isminin ayrı olmasını lâyık görmedim" buyurdu.
Hazret-i Cibrîl yetişti.
Emri yerine getirdi.
Sıddîk'ın haberi olmadı.
Hazret-i Ebû Bekr
"radıyallahü anh"
o yüzüğü götürdü.
Sultân-ı Enbiyâ'ya teslîm eyledi.
(devamı yarın)
www.gonulsultanlari.com