Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr
Kim yalan söylüyorsa
17.09.2012
Benî Necrân diye hıristiyan bir kabîle vardı. Fahr-i âlem Efendimiz bunlara nasîhatta bulundu.
Ama ıslâh olmadılar.
Îmâna gelmediler.
İnât ettiler.
Hakkında âyet-i kerîme gelip;
Meâlen; "Onlara de ki: Geliniz, oğullarımızı ve kadınlarımızı çağıralım. Sonra, "Kim yalan söylüyorsa, Allahü teâlânın la'neti onun üzerine olsun" diyelim!" buyuruldu.
Resûl-i Ekrem
"aleyhisselâm"
bunu onlara okudu.
Ve mübâheleye çağırdı.
yâni; "Îsâ aleyhisselâm hakkında kim yalan söylüyorsa, Allah ona la'net etsin" demeye dâvet etti.
Onlar durakladılar.
Karar veremediler.
"Müşâvere edelim. Yârın gelip kararımızı bildirelim" dediler.
Reîslerine sordular.
Reisleri düşündü.
Korktuğu belliydi.
Onlara cevâben;
"Ey Nasâra cemâati. Muhakkak biliniz ki, Muhammed "aleyhisselâm" Peygamberdir. Bir kavim Peygamber ile mübâheleye kalkışırsa, onların büyüğü küçüğü muhakkak helâk olur" dedi.
Ertesi gün oldu.
Bunlar toplandılar.
hazret-i Alî ile Resûlullah Efendimizin huzûruna vardılar.
Resûlullah hazret-i Hüseyin'i kucağına almış, hazret-i Hasen'in elinden tutmuş, hazret-i Fâtıma da onların ardınca yürürdü "radıyallahü anhüm". (devamı yarın)
www.gonulsultanlari.com