Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr
Ücret ile su çekeyim mi?
19.10.2012
(Dünden devam)
Alî bin Ebî Tâlib Medîne'den dışarı gitti. Gördü ki, bir arab kuyudan su çekip, davarlarına su verir.
O araba;
"Ey kişi, sana ücret ile su çekeyim mi?" diye sordu.
O da cevâben;
"İyi olur" dedi.
Her kova için bir avuç hurmaya anlaştılar. Hazret-i Alî kovayı alıp su çekmeye başladı. Son kovayı çektiğinde, kovanın ipi kopup, kuyuya düştü.
Arab sinirlendi.
Çok öfkelendi.
Hazret-i Alî'nin mubârek yüzüne bir tokat vurdu. Hak ettiği hurmayı getirip verdi. Hazret-i Alî mubârek elini, o derin kuyuya sokup, kovayı çıkardı.
Arabın eline verdi.
Sonra ayrılıp gitti.
Hazret-i Fâtıma'nın yanına varıp, aldığı hurmaları önüne koydu. Hurmayı yerken, hazret-i Fâtıma (radıyallahü anhâ) hazret-i Alî'ye döndü.
Yüzün dikkatli baktı.
Tokat eserini gördü.
Çok üzülüp; "Yâ Alî, yüzündeki bu iz nedir?" diye sordu.
Hazret-i Alî gizleyip;
"Birşey yok" dedi.
O da üstelemedi.
O arab da şaşkındı.
Zîra hazret-i Alî'nin (radıyallahü anh) kovayı derin kuyudan alıp kendisine vermesine çok hayret etmişti.
Kendi kendine;
"İslâm dîni hak olmasaydı, bu derin kuyudan kovayı çıkaramazdı" dedi.
Çok pişman oldu.
Ve kendi kendine;
"Hâlis bir müslümana böyle küstâhlık edip tokat atan el, bana lâzım değildir" dedi. Hazret-i Alî'ye vuran elini kesip, öbür eline aldı. (devamı yarın)
www.gonulsultanlari.com