Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr
Çiçekten güzel kokardı
24.10.2012
Ebû Bekr Ensârî hazretlerine, bir gün bâzı gençler gelerek; "Efendim, bize Peygamber Efendimiz'den bahseder misiniz, dediler.
Cevâben;
"Peki" buyurdu.
Ve şunları anlattı:
Peygamber Efendimiz'in (sallallahü aleyhi ve sellem) mübârek vücûdu, "çiçek"ten daha güzel kokardı.
Birinin elini tutsa, o el günlerce "güzel" kokardı. Bir yerden geçse, "güzel koku"su mahalleyi sarardı.
Bir gün, Enes bin Mâlik'in hânesine geldi.
Orada yattılar.
Biraz uyudular.
Terlemişlerdi.
Enes hazretlerinin annesi hazret-i Rümeysâ (radıyallahü anhâ) o terleri, bir çöp ile alıp, küçük bir şişeye koyuyordu ki, uyandılar.
Ve sordular:
"Ne yapıyorsun yâ Rümeysâ?"
Cevap verdi ki:
"Mübârek terinizden alıyordum yâ Resûlallah".
"Ne yapacaksın onları?"
"Esans olarak kullanacağız" dedi.
Efendimiz memnun oldu.
Ve tebessüm buyurdular.
BİR TORBA ALTIN
Bir gün de "doksanbin dirhem" kıymetinde, bir torba dolusu "altın" getirdiler Efendimiz'e.
O altınları aldılar.
Eshâba dağıttılar.
O esnâda biri daha gelip altın istedi.
Altın kalmamıştı. Ama Sevgili Peygamberimiz kimseye "yok" demezdi.
Ona da demediler.
O gelene dönüp;
"Her neye ihtiyâcın varsa, git çarşıdan satın al. Ben sonra öderim" buyurdular.
www.gonulsultanlari.com