Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr


Beni tanıdın mı?
6.11.2012

Peygamber Efendimiz'in (sallallahü aleyhi ve sellem) doğduğu târihlerde görülmemiş bir kıtlık vardı Benî Sa'd kabîlesinde.
Açlık, Halîme hâtun'u da bezdirmişti hayâtından. Ama o hiç sızlanmadı.
Dâima şükretti.
Hep hamd etti.
Bir gece rüyâsında, birisi buz gibi su verdi kendisine.
İçti ve ferahladı.
Sonra sordu o kişi:
"Beni tanıdın mı ey Halîme?"
"Hayır tanımadım"
"Ben, senin sıkıntılı anlarda ettiğin hamd ve şükürler'im. Acele Mekke'ye git. Orada bir "nûr"u evlât edineceksin. Allah sütünü bol etsin" dedi.
O anda uyandı.
Karnı tok, bedeni dinçti.
Kabîlenin genç hanımları bir hazırlık içindeydi o gün.
Sordu onlara:
"Nereye böyle?"
"Mekke'ye" dediler.
"Niçin gidiyorsunuz?"
"Bebek almaya"
"Ben de geliyorum" dedi.
Katıldı kafileye.
Gâibten bir ses;
"Müjde sana ey Halîme! O nûru emzirmek sana nasîb olacak" diyordu.
Ancak geride kalmıştı.
Önce gidenler, varlıklı ailelerden birer çocuk almışlardı bile. Halîme hâtun bebek alamadığına üzülüp mahzun oldu.
Lâkin bir aralık;
"Çocuk almayan kaldı mı?" diye bir ses duydu.
Bir ümit koştu.
Yaşlı zât sordu:
"Ey kızım! Benim bir torunum var. Yetîm diye kimse almadı. Sen alır mısın?" (devamı yarın)


www.gonulsultanlari.com