Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr
Dur! Kesme sakın!
19.11.2012
(Dünden devam)
Abdülmuttalip tam bıçağı çalıyordu ki, Kureyşten biri; "Dur! Kesme sakın! Böyle yaparsan âdet olur. Herkes oğlunu nezredip keserler" dedi.
"Pekâlâ" dedi.
Ve kesmedi.
Güngörmüş bir âlime gidip yaptığı adağı ve gördüğü rüyâları Ona arzetti.
Âlim sordu:
"Sizde bir insan diyeti ne kadardır?"
"On devedir".
"Öyleyse on deve ile, oğlun arasında kur'a çek. Kur'a oğluna çıkarsa, on deve ilâve edip bir daha çek. Kur'a develere çıkana kadar buna devam et" dedi.
Hoşuna gitmişti.
Dediği gibi yaptı.
Onuncu kur'a develere çıkınca, "yüz deve"yi kurban edip, etlerini fakirlere dağıttı.
TAŞLAR SELÂM VERİYOR
Peygamber Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) oniki yaşlarında iken Ebû Tâlip'le sefere çıkmışlardı.
Bir müddet gittiler.
Busrâ'da durdular.
Burada "Bahîra" adında bir râhip vardı ki, semâvî kitaplardan âhir zaman Peygamberinin alâmetlerini ve bir gün buradan geçeceğini okumuştu.
Teşrîfini bekliyordu.
Çok kervan gelmişti.
Lâkin hiçbirinde bu alâmetleri görememişti.
Merak ediyordu.
Bir kervan gördü.
Evet, bu, beklediği kervandı. Çünki, kervanın üzerinden bir "bulut" geliyor, ayrıca taşlar kervandaki birine selâm veriyor, ağaçlar, bir kimseye doğru eğiliyordu.
Evet bu, O idi.
"Âhir zaman Nebîsi" geliyordu.
www.gonulsultanlari.com