Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr
Siyah kıldan bir abâ
22.11.2012
(Dünden devam)
Cebrâil aleyhisselâm arzetti ki:
"Yâ Resûlallah! Hazret-i Ebû Bekr, Allahü teâlâ'nın aşkına ve senin dînin uğruna seksenbin altın sadaka verdi. Kırk binini gizli ve kırkbini açıktan.
Giyeceği kalmadı.
Namaza gidemedi.
Arkasına böyle siyah kıldan bir abâ geçirip, namazını evinde kıldı. Hak Sübhânehû ve teâlâ hazretleri, sana selâm edip buyurdu ki, hazret-i Ebû Bekr'e (radıyallahü anh) bir elbise bulup gönderesin".
Efendimiz dinledi.
Sahâbe'ye bakıp;
"Her kimin, bir fazla kaftanı varsa, Ebû Bekr'e versin ki, ben sevineyim. Hak Sübhânehü ve teâlâ karşılığında nice nice sevâblar ve dereceler versin. Benimle firdevs-i âlâda komşu olsun" buyurdu.
Sahâbe araştırdılar.
Bir hırka bulunmadı.
Bir sahâbî varıp, bir başka kimsede bir hırka buldu. Hazret-i Ebû Bekr'e gönderdi.
O bu kaftanı giydi.
Ona çok duâ etti.
Resûl-i erkem (aleyhisselam) hazretlerinin mubârek huzurlarına erişmeden önce hazret-i Cebrâîl aleyhisselâm geldi.
Huzûra vardı.
Ve kendisine;
"Yâ Muhammed! Allahü teâlâ sana selâm eder ve buyurur ki, bütün sahâbîlerle, Ebû Bekr'i tâzim ve tekrîm ile karşılayasın" dedi.
O Server emri aldı.
Eshâbına aktardı.
Birlikte olarak hazret-i Ebû Bekr'e karşı çıkıp, müsâfehâ etti. Cenâb-ı Hakka müteveccih olup, düâlar etti. Sonra bütün sahâbîler hazret-i Ebû Bekr ile müsâfehâ ettiler. Cân-ü gönülden hazret-i Ebû Bekr'e düâlar eylediler
www.gonulsultanlari.com