Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr
Kureyşi sana havâle ediyorum
29.11.2012
Abdullah İbni Mes'ûd (radıyallahü anh) der ki: Resûlullahın (sallallahü aleyhi ve sellem) Kureyşe bedduâ ettiğini aslâ işitmedim. Yalnız bir gün Kâbe-i şerîf yanında namâz kılıyordu.
Ebû Cehil oradaydı.
Kendi yandaşları da.
O ara bir kişi geldi.
Ve sürüklediği bir deve işkembesini oraya bırakıp geri gitti. Ebû Cehil o işkembeye bakıp; "Şu iğrenç işkembeyi, kim götürür de Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem) secdeye inince, arkasına koyabilir" dedi.
Bir sessizlik oldu.
Sonra biri fırlayıp;
"Ben yaparım" dedi.
O bedbaht, Ukbe bin Ebî Muayt kâfiriydi ve bu çirkin işe girişip, onu aldı ve Efendimiz (aleyhisselâm) secdede iken götürüp üzerine bıraktı. Resûlullah secdeden kalkmadı.
O bedbahtlar gülüştüler.
Hem o kadar güldüler ki.
Birbirinin üzerine düştüler.
İbni Mes'ûd (radıyallahü anh) der ki; Ben uzaktan baktım, lâkin müşriklerin korkusundan yanına varamadım. Nihâyet müminlerden biri Hazret-i Fâtıma'ya koştu.
Bu işi haber verdi.
Az sonra o geldi.
Ve koşup, o murdar şeyi mübârek babasının üzerinden kaldırdı. Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) secdeden kalktılar.
Üzülmüşlerdi.
Kırılmışlardı.
Bunu yapanların isimlerini tek tek sayıp; "Yâ Rabbî! Bunları sana havâle ediyorum" buyurdular.
Hem dahî üç defa.
İbni Mes'ûd der ki:
Vallahi onların hepsi Bedir'de katledildi. Müminler onların leşlerini ayaklarından sürüyerek Bedir kuyusuna bıraktılar.
www.gonulsultanlari.com