Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr


Abdüllatif Uyan
7.12.2012


Hâce Osmân Hârûnî hazretleri âhireti düşünerek çok ağlardı. Bir gün namazda iken gâipten bir ses; "Yâ Osmân, namazını beğendim ve kabûl ettim. Dileğini iste vereyim" dedi.
Namazını bitirdi.
Ellerini kaldırdı.
O sese cevâben; "Yâ Rabbî! Ben senden seni istiyorum" dedi.
Aynı ses yine;
"Ey Osmân! İsteğini kabûl ettim. Başka ne istersen iste ki vereyim" deyince;
"Yâ Rabbî! Muhammed aleyhisselâmın ümmetinden olan bütün müslümanların günahkârlarını affet" diye niyâzda bulundu.
Duâsı kabul olundu.
O sesi yine duydu.
"Yâ Osmân! Onlardan otuz bin günahkârı sana bağışladım" diyordu.
Osmân Hârûnî bundan sonra her namazının arkasından hep böyle duâ eder ve aynı cevâbı işitirdi. Onun duâsı ile affolanların sayısını ancak cenâb-ı Hak bilir.

ÇOK SEYAHAT EDERDİ

Bir gün halkı mecûsî, yâni ateşperest olan bir yerin yakınına gelip, bir ağaç altında namaz kılmaya başladı.
Yemek pişirmek için Fahreddîn isimli yardımcısı ateş almak için mecûsi köyüne gitti.
Birisine yaklaştı.
Ateş koru istedi.
Lâkin o vermedi.
Zîra ateşe tapıyorlardı. Ateş almadan geri dönüp, durumu arz edince, Osmân Hârûnî hazretleri kendisi bizzat kalktı.
Abdestini aldı.
Yanlarına vardı.
Halk ateşin etrafında toplanmış, ona tapıyorlardı. Başkanlarının yedi yaşındaki oğlu da oradaydı. (devamı var)


www.gonulsultanlari.com