Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr
Bu ne nurdur yesûlallah
9.12.2012
Bilâl-i Habeşî (radıyallahü anh) rivâyet etmiştir. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) mubârek yüzü ondördüncü aydan daha nûrlu olduğu hâlde yanımıza geldi.
Biz hayret ettik.
Sahâbeden biri;
"Babam ve anam sana fedâ olsun yâ Resûlallah, bu ne nûrdur" diye sordu.
Resûl-i Ekrem;
"Rabbimden (azze ve celle) kardeşim ve amcamoğlu ve kızımın zevci Alî hakkında müjde geldi" buyurdu.
Biz hep merak ettik.
Devamını bekledik.
Şöyle anlattı:
"Allahü teâlâ (celle celâlüh) kızım Fâtıma'yı, Alî'ye tezvîc eyledi.
Ve Rıdvân'a;
"Tûbâ'yı salla" diye emretti.
Rıdvân Tûbâ'yı salladı.
Etrafa senetler saçıldı.
Allahü tebâreke ve tekaddes hazretleri, nûrdan melekler yarattı. Her bir meleğe o senetlerden bir adet verdi. O senetlerin üzerinde; "Muhammed Mustafâ'nın ve ehl-i beyti'nin muhib ve muhlisleri Cehennemden âzâd olmuştur" diye yazılmıştır.
ÖYLE Mİ ZANNEDİYORLAR?
Müşrikler, hazret-i Alî'ye (radıyallahü anh); "Dedikleriniz doğru çıksa bile, Allahü teâlâ bizi, dünyâda olduğu gibi âhirette de yine sizden üstün kılar" demişlerdi.
Onlar bunu söyledi.
Âyet-i kerîme geldi.
Allah, meâl-i şerîfi;
"Dünyâda kötü amel işleyenleri; îmânlı olanlar ve sâlih amel yapanlar gibi hayâtta ve öldükten sonra müsâvî kılacağımızı mı zan ediyorlar. Buna ne ile hükmediyorlar?" olan Câsiye sûresi 21.ci âyet-i kerîmesini gönderdi.
>
www.gonulsultanlari.com