Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr
Onu görmekle şereflendik
11.12.2012
(Dünden devam)
İki büyük âlim Tunük Nehrinin kenarında durdular. Nâmıkî Câmî hazretleri bir arslana binmişti. Mevdûd Çeştî duvar üstündeydi.
Hâce Mevdûd;
"Siz uzak yerden geldiniz. Bizim, sizin yanınıza gelmemiz uygundur" dedi.
Besmele çekti.
Ve havalandı.
Uçup Ahmed Nâmıkî Câmî'nin yanına geldi. Nâmıkî Câmî dostlarına dönüp; "Hâce Mevdûd hakkında korktuğumuza uğramadık. O veliyyi kâmillerdendir. Onu görmekle şereflendik" dedi.
Birlikte oturdular.
Uzun konuştular.
Ve sohbet ettiler.
Hâce Mevdûd, Nâmıkî Câmî hazretlerine; "Garibhânemizi şereflendirirseniz bizi memnûn edersiniz" dedi.
Ahmed Nâmıkî Câmî;
"Pekâlâ" buyurdu.
Ve sevgiyle bakıp;
"Maksadımız sizinle görüşmek idi. Bu da elhamdülillah en güzel şekilde hâsıl oldu" dedi.
Bir gün yine birleştiler.
Yine sohbet ettiler.
Kendilerinden geçtiler. O halde iken ellerinde hançer bulunan iki münâfık içeri girdi. Maksatları her ikisini de öldürmekti. Hâce Mevdûd onlara bir nazar etti.
İkisi de bayıldılar.
Ve yere düştüler.
Nâmıkî Câmî; "Yâ Hâce Mevdûd! Bunlar kimdir?" diye sordu. Hâce Mevdûd olanları ona anlatınca; "Ben onları affettim. Kurtulmaları için senin de affetmen lâzımdır" buyurdu.
Böyle deyince;
"Affettim" dedi.
Ve bir nazar etti.
O nazarla, adamların titremeleri geçti ve tövbe edip sâlih talebelerden oldular. (devamı var)
www.gonulsultanlari.com