Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr


Dünyâ başına yıkılmıştı
15.12.2012

Peygamber Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) dört yaşına girince, süt anne Halîme hâtun bu büyük emâneti sâhiplerine iâde etmek için, bir gurup insanla çıktı yola.
Bir yere geldiler.
Ve mola verdiler.
Halîme hâtun bir ihtiyaç için, nur yavrusunu yol arkadaşlarına bırakıp ayrıldı.
İşini halleti.
Geri geldi.
Ancak geri döndüğünde dünyâ başıma yıkılmıştı.
Yavrusu yoktu.
Kaybolmuştu.
Târifsiz bir telâşa kapıldı.
Ne yapacağını şaşırdı.
Aklını kaçıracaktı.
Mecnun gibi sağa sola koşuyor, önüne çıkana yavrusunu soruyordu:
"Yavrumu gördün mü?"
"Hayır görmedim"
Cevaplar hep aynıydı.
"Hayır görmedik!"
Yüreğinden vurulmuştu.
Bir ara yaşlı bir adam yaklaşıp sordu:
"Hanım, derdin nedir?"
"Oğlumu kaybettim".
"Üzülme, ben onu bulacak birini biliyorum".
"Kimdir o?"
"Hübel" dedi.
Ve yanına gidip;
"Ey tanrım! Bu kadın, oğlu Muhammed'i kaybetmiş. Onu çocuğuna kavuştur" diye yalvardı.
O Muhammed dedi.
Hübel yere yıkıldı.
Ardından öbürleri.
Ne kadar put varsa patır patır yerlere serildiler.
Hepsi de;
"Muhammed aleyhisselâmın dîni, bizim gibi sahte tanrıların sonu olacaktır!" diyorlardı. (devamı yardın)


www.gonulsultanlari.com