Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr
Bilâl'i ancak sen kurtarırsın
18.12.2012
(Dünden devam)
Hazret-i Ebû Bekr (radıyallahü anh) hazret-i Habîb-i Ekrem ve Nebiyyi muhterem (sallallahü aleyhi ve sellem) hazretlerinin, ayağının tozuna yüz sürüp, huzurunda oturdu.
Efendimiz Ona;
"Hoşgeldin" dedi.
Ve Bilâl'i anlatıp;
"Yâ Ebâ Bekr! Bilâl'i kâfir elinden, ancak sen kurtarırsın" buyurdular.
Zîra Ebû Bekr'in (radıyallahü anh) âdet-i şerîfleri bu idi ki, kâfirlerin arasında dolaşır, bir müslüman esîr görse, hesâbsız para verip, satın alırdı.
O mümini kurtarırdı.
Sonra âzâd ederdi.
Efendimizin yanından ayrılıp yine onların bulunduğu yere gitti.
Hazreti Bilal'i gördü.
Onlara;
"Bilâl'e böyle işkence etmekten elinize ne geçiyor. Gelin Onu bana satın" dedi.
Cevâben;
"Olmaz!" dediler.
Ardından;
"Dünyâ ağırlığınca akçe versen de Bilâl'i sana satmayız. Ama senin Âmir adındaki kölen ile değişirsen, olur" dediler.
Âmir ticareti bilirdi.
İyi para kazanırdı.
Ama müslüman olmuyordu. Hazret-i Ebû Bekr de, bu sebepten onu âzâd etmiyordu. Kâfirlerin bu teklifi hazret-i Ebû Bekr'e gâyet hoş geldi.
Sevindi ve kabul etti.
Kâfirler de sevindiler.
Âmir'i alıp, hazret-i Bilâl'i Ona verdiler.
Aralarında konuşup;
"Ebû Bekri aldattık" dediler.
Ebû Bekr de çok sevinmişti.
Onun sevinci, Resûlullahın arzusunu yeri getirdiği içindi. (devamı yarın)
www.gonulsultanlari.com