Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr


Hiç kibre kapılmadı
21.12.2012

Hazret-i Ömer'in (radıyallahü anh) adâleti, heybeti, siyâseti, gayretinin sesi ufuklara yayılmışken, bir zerre olsun kibire kapılmadı. Kendini cümleden aşağı görürdü.
Rızık için çalışırdı.
Müslümanlara da;
"Ey insanlar! Çalışın, kazanın, başkalarına yük olmayın. Çoluk-çocuğumun nafakasını temin etmek için çalışırken öldüğüm yer, bana en sevimli yerdir" buyururdu.
Bir gün de;
"Rızık için çalışmayı bırakıp da, Allahü teâlâ rızkımı verir demeyiniz. Allahü teâlâ gökten altın ve gümüş göndermez" buyurdu.
Takvâ sâhibiydi.
Allahtan korkardı.
Sadaka sütlerinden kendisine bir bardak süt verdiler. Alıp içti. Sonra içmemesi gerektiğini anlayınca çok üzüldü. Parmağını boğazına soktu. O içtiği sütü çıkardı.
Çok zahmet çekti.
Ölüyor zannettiler.
Sonra da;
"Yâ Rabbî damarlarımda kalıp da çıkaramadıklarımdan sana sığınırım" buyurdu.

BU KOKU NEDİR?

Bir vakit, Hazret-i Ömere (radıyallahü anh) ganîmetten misk getirdiler.
Hanımına;
"Bu miski satıp, parasını fukaraya sarf edelim" buyurdu.
Birgün eve geldi.
O kokuyu duydu.
Hanımına;
"Bu koku nedir?" dedi. Hanımı; "O miskten elime sinmiş. Elimden de sandığa geçmiş" deyince, sandığın her tarafını silip koku kalmayıncaya kadar uğraştı. Ve rahatladı.


www.gonulsultanlari.com