Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr


Mehir dört yüz akçeydi.
9.02.2013

(Dünden devam)
Sıra nikâha gelmişti. Nikâh yapılacaktı. Ancak kim vekil olacaktı? Eshab-ı Kiram toplanmış bunu merak ediyorlardı.
Bir duraklama oldu.
Hazret-i Cibril geldi.
Efendimiz'e dedi ki:
"Yâ Resulallah! Hakk teâlâ sana selam ediyor. Hazret-i Ali'nin yerine hiç kimsenin vekil olmamasını, nikâhta bizzat kendisinin bulunmasını emir buyurdu".
● ● ●
Sonra mehir tayin edildi.
Mehir dört yüz akçeydi.
Bu mehirle nikâh kıyıldı.
Müjdeciler, Hazret-i Fatıma'ya müjde götürdüler. Ama o, bu mehire razı olmadı. Cebrail aleyhisselam gelip Allahü teâlânın "Fatıma dört yüz akçeye razı olmuyorsa dört bin akçe olsun" buyurduğunu bildirdi.
● ● ●
Bunu teklif ettiler.
Yine razı olmadı.
Hazret-i Cibril tekrar geldi. Mehrin "dört bin altın" olduğunu haber verdi. Ancak Fatıma-tüz-Zehra (radıyallahü anha) dört bin altına da razı olmadı.
Hazret-i Cibril gitti.
Yeni emir getirdi.
Resulullah Efendimiz'e, "Yâ Resulallah! Hakk teâlâ, Fatıma'nın maksadının ne olduğunu bizzet senin öğrenmeni emir buyuruyor" dedi.
● ● ●
Resûl-i Ekrem gitti.
Kendisine sordu:
Hazret-i Fatıma cevaben "Babacığım, kıyamet gününde sen, müminlerin günahkârlarından ne miktar kimseye şefaat edeceksen, ben de o kimselerin hanımlarına şefaat edeyim, muradım budur" dedi. (devamı yarın)


www.gonulsultanlari.com