Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr


Dileğini iste, vereyim!
19.02.2013

Hace Osman Haruni hazretleri, ahireti düşünerek çok ağlardı. Bir gün namazdayken gaipten bir ses "Yâ Osman! Namazını beğendim ve kabul ettim. Dileğini iste vereyim" dedi.
Namazını bitirdi.
Ellerini kaldırdı.
Ve o sese cevaben "Yâ Rabbî! Ben senden, seni istiyorum" dedi.
● ● ●
Aynı ses yine "Ey Osman! İsteğini kabul ettim. Başka ne istersen iste ki vereyim" dedi.
O, bu sesi işitti.
"Yâ Rabbî! Muhammed aleyhisselamın ümmetinden olan bütün Müslümanların günahlarını affet" diye niyazda bulundu.
● ● ●
Duası kabul olundu.
O sesi yine duydu.
"Yâ Osman! Onlardan otuz bin günahkârı sana bağışladım" diyordu.
Osman Haruni, bundan sonra her namazının arkasından hep böyle dua eder ve aynı cevabı işitirdi.
● ● ●
Bir gün de halkı mecusi/ateşperest olan bir yere gitti ve bir ağaç altında namaz kılmaya başladı. Yemek pişirmek için de Fahreddin isimli yardımcısını ateş almak için mecusi köyüne gönderdi.
Fahreddin gitti.
Birisine yaklaştı.
Ateş koru istedi.
● ● ●
Lâkin o vermedi. Zira o anda ateşe tapıyorlardı. Ateş almadan geri dönüp durumu arzedince Osman Haruni hazretleri kendisi bizzat kalktı.
Abdestini aldı.
Yanlarına gitti.
Halk, ateşin etrafında toplanmış, ona tapıyorlardı. Başkanlarının yedi yaşındaki oğlu da oradaydı. (devamı yarın)


www.gonulsultanlari.com