Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr
Peki yâ Resulallah!
17.06.2013
Nevfel bin İyas el-Hüzeli anlatır: "Abdurrahman bin Avf (radıyallahü anh) ne hoşsohbet bir zat idi.
Bir gün bizi evine götürdü.
Önümüze bir sofra getirdi.
Üzerinde leziz yemekler vardı ve ağlamaya başladı.
'Yâ Abdurrahman! Seni ağlatan nedir?' dedik. Cevaben 'Resulullah ve ehli, arpa ekmeğinden doyasıya yemediler, biz sonumuzun ne olacağını bilmiyoruz' dedi."
● ● ●
Abdullah bin Ömer (radıyallahü anh) anlatır: "Resulullah Efendimiz, Abdurrahman bin Avf'ı yanına çağırıp 'Hazırlan! Seni bugün veya yarın sabah, inşallah askeri birliğin başında bir gazâya göndereceğim' buyurdu.
Sabah namazı oldu.
Mescitte birlikte kıldık.
Efendimiz, Abdurrahman bin Avf'a, geceleyin Dumet-ül-Cendel'e hareket etmesini ve oranın halkını İslamiyet'e davet eylemesini emretti.
● ● ●
Hazret-i Abdurrahman "Peki yâ Resulallah!" dedi. Efendimiz ona "Yâ Abdurrahman! Cenab-ı Hakk sana Dumen'in fethini nasip ederse ileri gelenlerinden birinin kızıyla evlen" buyurdu.
Ordu yedi yüz kişiydi.
Seher vakti toplandı.
● ● ●
Efendimiz, Addurrahman bin Avf'ın geri kaldığını görünce "Arkadaşlarından niçin geri kaldın?" diye sordu.
O, çok heyecanlıydı.
Saygıyla huzura geldi.
Ve "Yâ Resulallah! En son görüşüp konuşmamın sizinle olmasını istedim, yolculuk elbisem üzerimdedir" dedi.
(devamı yarın)
www.gonulsultanlari.com