Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr


İzin verin, biz taşıyalım
19.07.2013

Hazret-i Ali “radıyallahü anh” çok da mütevazıydı. Öyle ki hilafeti zamanında mülkü, doğuda Semerkant’a kadar genişlediği hâlde, çok vakit yaya yürür, ata binmezdi.
● ● ●
Bir gün evden çıktı.
Çarşıya gitti.
Bir takım ihtiyaçlarını almış, evine götürürdü ki hizmetçilerinden birisi: “Yâ Emir-el müminin! Bu hizmet bizim işimizdir. Lütfen izin verin, biz yapalım” dediler.
Kabul etmedi.
Ve cevaben:
“Bir ailenin her türlü ihtiyacını temin etmeye ve eve taşımaya, en çok hakkı olan, babadır” buyurdu.
Ve yürüdü.
● ● ●
Hizmetçi:
“Ama siz zamanın halifesi ve cihanın sultanısınız. Bu gibi basit işler ve hizmetler cenabınıza hafiflik verir” dedi.
Hazret-i Ali durdu.
Ve ona dönüp:
“Çoluk-çocuğunun ihtiyacını taşımakla, insan kıymetinden bir şey kaybetmez” buyurdu.
● ● ●
Çok da merhametliydi.
Bu husustaki şanının büyüklüğü için Allah katından “Onlar, kendileri muhtaç oldukları hâlde, yiyeceklerini yoksula, öksüze ve esire yedirirler” mealindeki âyet-i kerime nazil oldu/indi.
● ● ●
O, ihsan sahibiydi.
Vermeyi severdi.
Bu hususta da:
“Sizin dostunuz ancak Allahü teâlâ, Onun peygamberi ve namaz kılan, rükû eden ve zekât veren müminlerdir” mealindeki âyet-i kerime nazil olmuştur/inmiştir.


www.gonulsultanlari.com