Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr


Bunu babama götürün
22.08.2013

(Dünden devam)
Hazret-i Yusuf, babasının ağlamaktan gözlerine perde geldiğini öğrendi.
Çok üzüldü.
Gömleğini çıkardı.
Kardeşlerine verip:
“Bunu babama götürün, yüzüne sürsün. Kokumu koklasın. Sonra babam ve bütün ailenizle birlikte yine bana gelin” dedi.
Bir de mektup verdi.
Onlar gömleği ve mektubu aldılar.
Oradan ayrıldılar.
Yola revan oldular.
Henüz varmamışlardı ki, Hazret-i Yakub yanındakilere “Yusuf’umun kokusunu alıyorum” buyurdu.
İnanmadılar.
Ve kendisine:
“Yusuf’tan ayrılalı yıllar oldu. Hâlâ mı unutmazsın?” dediler.
Derken müjdeci geldi.
Hazret-i Yusuf'un gömleğini getirdi.
Babasının yüzüne sürdü.
Gözleri açılıverdi.
Müjdeci, Yehuda idi.
En büyükleriydi.
Kafileden ayrılıp süratle gelmişti.
Gömleği alırken de:
“Babama, Yusuf'u kurt yedi diye kanlı gömleğini ben götürüp üzülmesine sebep olmuştum. Şimdi de ben götürüp sevindireyim” demişti.
Yakub Nebi sordu:
Yusuf ne hâldedir?”
Yehuda:
“Mısır azizidir” dedi.
Babası:
“Mülk ve saltanatı ne yapayım. Hangi din üzeredir?” dedi.
Yehuda:
“İbrahim Halilullah dini üzeredir” deyince “Şimdi nimet tamam oldu” buyurdu.
(devamı yarın)


www.gonulsultanlari.com