Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr
Bana izin ver, cenge gireyim
25.08.2013
Bedir savaşında Ramazan-ı mübarekin on yedinci Cuma günüydü. Abdullah bin Mes’ud der ki:
“O gazada ben de vardım.
Vücudum zayıftı.
Kuvvetim azdı.
Lâkin Ebu Cehil’in başını ben kestim.
Ve Resulullah’ın huzuruna getirdim.
● ● ●
İki asker birbirine girdi.
Ebu Bekr-i Sıddık Resulün yanındaydı.
Bir ara kendi oğlunu gördü.
Kâfirlerin arasındaydı.
Birden heyecanlandı.
● ● ●
Ve din gayretiyle:
‘Yâ Resulallah! Bana izin ver, cenge gireyim. Oğlumun başını kendi elimle kesip geleyim’ dedi.
Resûl-i Ekrem:
‘Hayır’ buyurdu.
● ● ●
Ve ardından:
‘Yâ Eba Bekir! Sen harbe katılma. Sen, benim yanımda, gözüm ve kulağım gibi olduğunu bilmiyor musun’ buyurdu.
Onu, kulağına benzetti.
Ve gözüne benzettiler.
Zira islam dini, önce ve sonra Ebu Bekr-i Sıddık’la karar tuttu/oturdu”.
● ● ●
Enes bin Malik der ki:
“Ebu Hüreyre’den işittim.
Resul aleyhisselam ‘Eğer Ebu Bekir olmasaydı, Allahü teâlâya ibadet olunmazdı’ buyurmuştur.
Önce o iman etti.
Sonra başkaları.
Evet, her kim islam’a girdiyse, Allahü teâlânın ihsan etmesiyle girmişti. Lâkin bunda Hazret-i Ebu Bekir’in ilk islam’a gelmesinin payı çoktur. İyi düşünürsen, anlarsın”. ("Menâkıb-ı çihâr yâr-i güzîn" kitabından alınmıştır.)
www.gonulsultanlari.com