Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr


Münafığın akıbeti
30.08.2013

Asr-ı saadette, bir Yahudiyle bir münafık ihtilafa düştüler. Yahudi münafığa “Gel Muhammed’e gidelim. O bizim aramızı bulsun” dedi.
Münafık:
“Olur gidelim” dedi.
Ve gittiler.
Resulullah Efendimiz, meseleyi dinleyip Yahudinin lehine hüküm verdi.
Huzurdan çıktılar.
Münafığın suratı asılmıştı. Yahudiye dönüp “Bir de Ömer’e gidelim” dedi.
Yahudi şaşırdı:
“Neden, iş hâlloldu ya?”
“Bana göre olmadı.”
Yahudi dudak büküp:
“Pekâlâ gidelim” dedi.
Ve gittiler.
● ● ●
Münafık “Bizim bir ihtilafımız var da, onun için gelmiştik”
dedi.
Hazret-i Ömer:

dedi.
Yahudi atıldı:
“Biz önce Ona gittik. Ama Onun hükmünü beğenmedi bu arkadaş.”
Hazret-i Ömer, münafığa döndü:
“Doğru mu söylüyor?”
“Evet, doğru.”
“Pekâlâ az bekleyin” dedi.
Ve içeri gidi.
● ● ●
Sonra eteğinin altında bir satırla döndü ve satırı kaldırıp münafığın boynuna şiddetle çaldı ve
buyurdu.
Hazret-i Cibril geldi.
Ve Efendimize:

dedi. Efendimiz, o gün ona
dedi. Faruk, hakkı bâtıldan ayıran demektir. ("Menâkıb-ı çihâr yâr-i güzîn" kitabından alınmıştır.)


www.gonulsultanlari.com