Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr


Bir balıkçı hikâyesi
16.11.2013

Hindistan Evliyasından Muhammed Seyfullah hazretleri, bir gün şunu anlattı sevdiklerine:
Fakir bir adam vardı.
Oltayla balık tutuyordu.
Padişah da oradan geçiyordu.
Bu garibi gördü.
Yanına yaklaştı.
Ve ona “Oltana ilk takılan şey ne olursa sana onun ağırlığınca altın vereceğim” dedi.
● ● ●
Adam çok sevindi.
Bir müddet geçti.
Oltaya bir kemik takıldı.
Ortası da delikti.
Hükümdar bunu gördü.
O garip adama:
“Ne yapalım, şansın bu kadarmış” dedi.
Ve o garibi alıp birlikte saraya döndüler. Adamlarına:
“Bu balıkçıya, elindeki kemiğin ağırlığınca altın verin!” diye emretti.
● ● ●
Memurlar:
“Başüstüne!” dediler.
Ve o kemiği aldılar.
Terazinin bir kefesine koydular.
Öbür kefesine de "altın liralar" koymaya başladılar.
Bir, beş, on…
Yirmi, elli, yüz...
Ama hayret!
● ● ●
Kemiğin bulunduğu kefe, yerinden oynamıyordu. Hâlbuki "üç beş altın"ı zor tartardı görünüşte.
Altın koymaya devam ettiler.
Kefe doldu.
Hatta taştı.
Ama "kemik" tarafı bir milim bile oynamadı yerinden.
“Bunda bir sır var” dediler.
(devamı yarın)


www.gonulsultanlari.com