Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr
Bu beladan kurtulursam
25.11.2013
(Dünden devam)
Hırsız yakalanmamak için, kendini yere attı. Karanlıkta at sahibi onu göremedi. Fakat atın sahibi, at çalınmasın diye dizginini yere çaktı.
Ama ne hikmettir.
Bir aksilik oldu.
Koca çivi hırsızın eline geldi ve atla beraber hırsızı da o yere çivilemiş oldu. Meşhur hırsız Hüsrev Bek, bütün acısına rağmen yakalanmamak için sesini çıkarmadı. Eli mıhlanmış olduğundan kaçıp kurtulmak ihtimali de kalmamıştı.
● ● ●
Sabahı zor etti.
Büyük sıkıntı çekti.
Acısına dayandı.
Fakat çok daralmıştı.
Yaptığı işin kötülüğünü anladı. Âdeta, kendi kendinden nefret etmeye başladı. "Bu beladan kurtulursam Kayyum-i Zaman'ın huzurunda tövbe edip talebelerinden olacağım” diye düşündü.
● ● ●
Tam bir âcizlik içindeydi.
Niyeti halis ve samimiydi.
Cân-ü gönülden tövbe etti.
O anda Kayyum-i Zaman'ı yanında gördü. Büyük veli o çiviyi çıkarıp "Haydi git, seni kurtardık” diyerek gözden kayboldu. Hüsrev Bek göreceğini görmüş, duyacağını duymuştu.
● ● ●
Sanki yeniden doğmuştu.
Sevinç içindeydi.
Arkadaşlarına gitti.
Başından geçenleri anlatıp "Ben Kayyum-i Zaman'ın huzuruna gidip tövbe edeceğim ve kabul buyurursa talebesi olacağım” dedi.
● ● ●
Çok sevinçliydi.
Yerinde duramıyordu.
(devamı yarın)
www.gonulsultanlari.com