Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr
Hazret-i Âişe ağlıyor
19.02.2014
Efendimiz, bir gece Hazret-i Âişe ile başbaşa oturuyordu. Bir ara mübarek başını Hazret-i Âişe'nin kucağına koyup yıldızları seyre koyuldu. Âişe-i Sıddîka da dolunayı seyrediyordu.
Fakat o da ne?
Resulullah’ın nur cemali “dolunay"dan daha nurlu ve parlak göründü Hazret-i Âişe'ye.
Duygulanıp ağladı.
Gözyaşları aktı.
Ve Sevgili Efendimizin nur yüzüne damladı.
Efendimiz sordular:
“Sen ağlıyor musun?”
“Evet yâ Resulallah!”
“Niçin ağlıyorsun?”
“Senin cemalini, dolunay'dan daha parlak gördüm de onun için ağladım yâ Resulallah!”
“Şaştın mı buna?”
“Evet yâ Resulallah!”
Resûl-i Ekrem:
“Hiç şaşma yâ Âişe! Çünkü Hak teâlâ ay ve güneşin nurunu da benim nurumdan yaratmıştır” buyurdu.
Âişe-i Sıddîka sordu:
“Siz neye bakıyordunuz yâ Resulallah?”
“Yıldızlara bakıyordum. Eshabımdan biri var ki onun ibadetleri yıldızlar adedince gökyüzüne yükseliyor. Bunu düşünüyordum.”
Hazret-i Âişe:
"Bu kişi, babam olabilir" diye düşünerek sordu:
“O kimdir yâ Resulallah?”
Resul-i ekrem:
“Ömer'dir. Ama onun sevapları, babanın sevapları yanında denizde damla bile değildir” buyurdular.
www.gonulsultanlari.com