Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr
Âa, bu bizim Ömer değil mi?
5.04.2014
Hazret-i Ömer (radıyallahü anh), bir gün şehri gezerken kendisini sevindiren şöyle bir hadise oldu. Bir sokağa girdi.
Yürüyüp ilerledi.
Sokağın ilerisinde çok yaşlı ve safca bir kadıncağız evinin önüne çıkmış, güneşleniyordu. Kızı, Halifeyi farkedince telaşla seslendi:
"Anneciğim!"
"Söyle kızım"
"Çabuk içeri gir!”
"Neden kızım?”.
"Emîr-ül müminin geliyor.”
İhtiyar kalkıp içeri girdi.
Ancak merak etmişti Emîrin kim olduğunu.
Pencereyi açtı.
Ve onu bekledi.
Halife ilerleyip tam o evin önünden geçiyordu ki yaşlı kadın tanıdı Hazret-i Ömer’i.
İçinden:
"Bu, bizim Ömer" dedi.
Ve seslendi kızına:
"Kızım! Hani Emîr geliyordu?"
"Evet anne Emîr geliyor.”
"Ne emîri kızım, biz ona Ömer derdik. Ne zaman emîr olmuş?" deyiverdi.
Halife bunu işitti.
Çok hoşuna gitti.
Kalbinden "Ömer'i kendisine tanıtan kimdir?" diye düşündü.
Çok merak etmişti.
Başını kaldırdı.
Pencereye baktı.
İçerde ihtiyar kadıncağızı görünce ona doğru seslenip “Doğru dersin ey hatun! Ben, o senin bildiğin Ömer'im işte!" dedi.
Ve yürüyüp gitti.
Çok sevinmişti.
Öyle ki memnuniyeti yüzünden okunuyordu.
www.gonulsultanlari.com