Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr
Cennet, şu tastan nurludur
9.05.2014
Hazret-i Ali (radıyallahü anh) bir gün hastalandı.
Hazret-i Ebu Bekir, hazret-i Ömer ve hazret-i Osman (radıyallahü anhüm) ziyaretine vardılar.
Hazret-i Ali kalktı.
Evinde bir tas bal vardı.
Bu tası önlerine götürdü.
Tas beyaz, içindeki bal kızıldı.
İçinde siyah bir kıl vardı.
Hazret-i Ebu Bekir:
“Her birimiz bu üçü hakkında bir misal getirmeyince baldan yemiyelim” buyurdu.
Önce kendisi:
“Dîn-i İslam, bu tastan nurludur. İman, bu baldan tatlıdır. Dinin hükümleri şu kıldan incedir” dedi.
Hazret-i Ömer:
“Cennet, bu tastan nurludur. Cennetin nimetleri bu baldan tatlıdır. Sırat köprüsü, bu kıldan incedir” dedi.
Hazret-i Osman:
“Kur’ân-ı azim-üş-şan, bu tastan nurludur. Kur’ân-ı Kerim okumak, bu baldan tatlıdır. Kur’ân-ı Kerim’in tefsiri, bu kıldan incedir” dedi.
Hazret-i Ali:
“Misafirin nuru, bu tastan nurludur. Misafirin sözü, bu baldan tatlıdır. Misafiri incitmemek, bu kıldan incedir” dedi.
● ● ●
Ebu Zer-i Gıfari (radıyallahü anh) şöyle rivayet eder:
“Resûl-i Ekrem Efendimiz ‘Ali, benim ilmimin kapısıdır. Benden sonra onu sevmek imandandır. Ona düşmanlık etmek münafıklıktandır. Ona bakmak rahmettir. Onun muhabbeti ibadettir’ buyurdu.”
www.gonulsultanlari.com