Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr
27 Haziran 2014
27.06.2014
Beşir bin Sa'd hazretlerinin kızı anlatır:
“Annem, bir gün bana bir avuç hurma verip ‘Bunu babana götür de yesin’ dedi.
Hurmayı aldım.
Götürüyordum.
Yolda Resulullah Efendimiz beni görüp ‘Kızım! Avcunda ne var?’ diye sordu.
‘Hurma var yâ Resulallah! Babama götürüyordum’ dedim.
Avcunu açtı ve:
‘Koy’ buyurdu.
Avcuna döktüm.
O bir avuç hurmayı bir bezin üzerinde dağıttı ve Eshaba:
‘Geliniz!’ buyurdu.
Eshabtan çok kimseler yedi.
Hurmalar bitmedi. Hatta daha da arttı.”
● ● ●
Ebu Mes'ud (radıyallahü anh) şöyle anlatır: “Bir gün Resulullah Efendimiz yanımıza geldiler.
Selam verdiler.
Beşir bin Sa'd:
‘Yâ Resulallah! Allahü teâlâ bize, sana salevat getirmemizi emretti. Sana nasıl salevat getireceğiz’ diye sordu.
Efendimiz sustu.
Cevap vermedi.
Biz üzüldüler zannettik. İçimizden ‘Keşke böyle sormasaydı’ dedik.
Biraz vakit geçti.
Resulullah geldi.
Ve ‘Allahümme salli alâ Muhammed’in ve alâ âli Muhammed. Kema salleyte alâ âli İbrahim ve barik alâ Muhammed'in ve alâ âli Muhammed. Kema barekte alâ âli İbrahim fil âlemin. İnneke hamîdün mecîd deyin’ buyurdu.”
www.gonulsultanlari.com