Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr


Ölümün benim elimde olacak!
4.08.2014

Hayber’de Efendimiz, sancağı Hazret-i Ali'ye verip “Yâ Ali! Hayber'i fethetmeden geri dönme!” buyurdu.
Hazret-i Ali;
“Başüstüne!” dedi ve ilerledi. Kaleden Haris diye bir bahadır çıktı ve er istedi meydana. Ali bin Ebi Talip aslan gibi dikildi karşısına.
Zülfikâr şimşek gibi kalkıp indi.
Haris, kanlar içinde yere serildi.
“Tekbir” sedaları yükseldi o anda. Haris'in kardeşi Merhab geldi. İki zırh giymiş, iki kılıç kuşanmıştı. “Bana Merhab derler. İntikamım korkunç olacak!” diye seslendi.
Şâh-ı merdan;
“Bana da Haydar derler. Ölümün benim elimde olacak!” diye kükredi ve zülfikâr'ı kaldırıp şiddetle çaldı. Vücudu yukardan aşağı ikiye bölündü kâfirin.
Kâğıt gibi yırtıldı kalkanı.
Düşman kaçıyor, mücahitler kovalıyordu.
Kalkanı düştü Mürteza’nın. Eğilip almaya vakti yoktu.
Hayber kalesinin "koca demir kapısı"nı söküp çıkardı yerinden. Bir eliyle onu tutuyor, öbürüyle düşmana kılıç çalıyordu. Bu manzara dehşete düşürdü kâfirleri.
Eman dilediler.
Ve teslim oldular.
Hayber fethedilmişti. Efendimiz, Hazret-i Ali'nin gözlerinden öpüp “Yâ Ali! Allah ve Peygamberi senden razıdır” buyurdu.
O ise ağlıyordu.
Efendimiz sordu:
“Yâ Ali! Niçin ağlıyorsun?”
“Sevincimden yâ Resulallah!” deyince “Yâ Ali! Ne kadar sevinsen azdır. Zira bütün melekler de senden razıdır” buyurdular.


www.gonulsultanlari.com