Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr
Resulullahı çok seviyordu
29.08.2014
Dıhye-i Kelbi (radıyallahü anh) ticaret için uzak seferlere gider ve dönüşte küçük Hasan ile küçük Hüseyin'e hediyeler getirirdi.
Kendisi çok güzeldi.
Çok da yakışıklıydı.
Cebrail Aleyhisselâm çoğu zaman onun suretinde gelirdi Resulullaha. Bir gün yine Dıhye suretinde geldiğinde Hasan ve Hüseyin mescidin köşesinde oynuyorlardı.
Birden onu gördüler.
Ve çok sevindiler.
Zira onu Dıhye zannetmişlerdi. Oyunu bıraktıkları gibi koşup kucağına oturdular ve “acaba ne hediye getirdi?" diye minik ellerini Hazret-i Cibril'in ceplerine uzattılar.
Zira Hazret-i Dıhye, cebinden çıkarıp da verirdi hediyelerini.
Lâkin elleri boş çıkınca Resulullaha karşı mahçup oldu büyük melek.
Oracıktan uzandı cennete.
Bir salkım üzüm koparıp verdi birine. Sonra bir nar koparıp uzattı ötekine.
Çocukların işi görüldü.
Koştular oyun yerlerine.
Tam yiyeceklerdi ki mescidin kapısında fakir kılıklı bir ihtiyar görünüp “Ne olur, o meyvelerden bana da verin!” diye seslendi.
Çocuklar koştular.
Biri üzümü uzattı.
Diğeri ise narı. Fakir, meyveleri tam alıyordu ki Hazret-i Cibril “Durun, vermeyin! O fakir zannettiğiniz kişi, şeytandır ve cennet meyvası ona haramdır!” diye seslendi.
Bu ikazla geri döndüler.
Şeytan da rezil olarak terk etti o yeri.
www.gonulsultanlari.com