Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr
Şu koçu tutup getirin!
1.09.2014
Seyyit Gazi Dede, birkaç talebesiyle bir yerde otururken önlerinden bir koyun sürüsü geçti. Bu zat o sürüye baktı ve içlerinden beyaz renkli, uzun boynuzlu ve irice bir koça işaret ederek talebelerine “Şu koçu tutup getirin!” buyurdu.
İki genç fırladı hemen.
Ve tutup getirdiler onu.
Hocaları “Kesin ve pişirin!” diye emretti bu defa. Gençler şaşkın hâlde birbirlerine bakıştılar.
Her biri içinden "Bu koç bize ait değil. Ama hocamız, onu kesip pişirmemizi emrediyor. Hikmeti nedir acaba?" diyorlardı.
Emri yerine getirdiler.
Sofralar kuruldu.
Yemeye başladılar.
Az sonra yaşlıca bir köylü nefes nefese gelip durdu büyük zatın önünde:
“Bereketli olsun hocam.”
“Sağol baba.”
“Hocam, az önce buradan bir koyun sürüsü geçti mi?”
“Evet, geçti.”
Yaşlı köylü;
“O sürü benimdir hocam. O sürünün içinde, beyaz renkli, uzun boynuzlu iri bir koç vardı ki onu size vermeyi nezretmiştim. Kesip de talebenizle birlikte yemeniz için size getirecektim” dedi.
“Üzülme baba, biz o işi hâllettik.”
“Hâllettiniz mi?”
“Evet, şu sofrada yediğimiz et, bize nezrettiğin koçun etidir. Nezrin yerine geldi. Çünkü biz o koçu kestik, pişirdik ve birlikte yiyoruz işte.”
Köylü de şaşırdı bu cevaba, talebeler de.
www.gonulsultanlari.com