Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr
Başı dara düşen, ona koşardı
28.09.2014
Balıkesir'de yaşayan velilerden Muhyiddin-i Rumi hazretleri gönül ehli ve keramet sahibi bir mübarek zattı.
Sevdiklerinden biri vardı.
İsmi Ahmed.
Bu Ahmed Efendi, bir dünya sıkıntısına düşmüştü. Bilemedi ne yapacağını. Akıl danışmak için gidecek kapı belliydi hâlbuki.
Muhyiddin-i Rumi.
O da bunu hatırladı.
Ve koştu o kapıya...
Ona soracaktı bu işin hâl çaresini. Ancak kapı önüne geldiğinde çok kimsenin beklediğini gördü.
Onlar da bir ihtiyaç için gelmişlerdi. Adamcağız beklese işine geç kalacaktı.
Ne yapsa acaba?
Düşündü taşındı…
“Bugün gideyim, yarın gelir sorarım" diye karar verdi. Tam dönmek üzereydi ki kapı açıldı ve hizmetçi, elinde bir kâğıtla çıkıp ismiyle seslendi bu kimseye:
“Ahmed Efendi!”
Adam koştu yanına.
“Buyurun.”
“Ahmed Efendi siz misiniz?”
“Evet, benim.”
Hizmetçi, elindeki kâğıdı ona verip tekrar içeri girdi.
Adam merakla kâğıdı aldı.
Okuyunca hayrette kaldı.
Zira o mübarek zat, Ahmet Efendinin danışmak istediği mesele hakkında bilgi veriyor ve “Şöyle şöyle yap!” diye yol gösteriyordu kendisine.
Denileni yaptı aynen.
Kurtuldu sıkıntıdan.
www.gonulsultanlari.com