Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr


Rızka mâni olanın rızkını Allah keser
13.10.2015

Ahmet Mekkî Efendi “rahmetullahi aleyh” Kadıköy müftüsüydü.
Âlim ve veli bir zattı.
İşi, İslâma hizmet, yani gençlere öğüt ve nasihattı.
Müftülüğün, yaşlıca ve oldukça kilolu, çirkin, üstelik de kirli pasaklı, bir “kadın hademesi” vardı.
Din ile ilgisiyse hiç yoktu.
Önceki müftü işe almış.
Müftü Efendi, onun yaptığı çayı içmezdi.
Çay içmek istediği zaman veya müftülüğe bir misâfir geldiğinde dönüp bana bakardı.
Ben hemen anlardım.
Ve “ok gibi” fırlardım.
İki sokak ilerde bir kahvehâne vardı.
Koşarak gider ve âdeta uçarak getirirdim çayları.
Ne güzel günlerdi yâ Rabbî!
Bâzı sevdikleri üzülürlerdi.
“Efendim, bu kadını çıkarsanız da şöyle Müslüman; eli yüzü düzgün genç bir erkek hademe alsanız olmaz mı?” derlerdi.
Ama o, kabûl etmezdi.
Sebebini sorunca da;
“Bunu yapamam, rızka mâni olanın rızkını Allah keser buyururdu.
● ● ●
Bir gün de bir sohbetinde;
“Allahü teâlâ; günâh işleyip de pişmân olan kulunu, istiğfâr etmeden önce affeder” buyurdu.
Şaşırdılar?!
Ve sordular:
“Tövbe etmeden mi efendim?”
“Evet, pişmânlık tövbedir zâten, ama diliyle de istiğfâr ederse daha iyi olur” buyurdu.


www.gonulsultanlari.com