Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr
Bu makamda, son vaazımdır
9.02.2016
Muhammed Nasuhi Efendi, 1718 senesi Şaban ayının son haftası, vaazında "Bu makamda son vaazımdır” buyurdu.
Ve cemaate veda etti.
Dergâhlarına geldi.
Onlara da veda etti.
Bunu işiten talebeleri “Herhâlde hocamız Kastamonu'ya gidip oradaki büyükleri ziyaret edecek” dediler.
O hafta hastalandı.
Ramazanın ilk günleriydi...
Bir gece evden çıktı.
Bahçesinde dolaşıyordu ki, hanımı onu görüp "Efendi! Bu gece vaktinde bahçede niçin gezinip durursun?" diye sordu.
O da hanıma baktı.
Tebessüm etti ve;
"Allah bilir ama bu bayramı burada geçirsem gerektir. Kendime yer hazırlıyorum” buyurdu.
Hanımı bunu duydu.
Kederlenip “Niçin böyle söyleyip de yüreğimizi yakarsın” deyince "Takdir-i İlâhi böyle hanım” cevabını verdi.
Aradan günler geçti...
Ramazanın ortası oldu.
Mübarek zat ailesini topladı. Yerine, oğlu Alaeddin Efendi’yi tayin etti ve vasıyetini bildirdi.
Talebelerinden Şami Ahmed Efendi, vefat edeceği gün kendisini ziyarete gelip yanına oturdu.
Hâlini hatırını sordu.
Hürmetlerini arz etti.
Ve "Efendim, bir şeyler yiyip ilâç alsanız” deyince “Oğlum! Cenâb-ı Hakk bilir, ama biz İnşallah bu gece dergâh-ı izzete mülâki oluruz” buyurdu.
O gece vefat etti...
www.gonulsultanlari.com