Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr


Bir şefkatli nazarı
23.11.2008

Behâeddîn-i Buhârî kuddise sirruh hazretlerini seven bir talebesi anlatıyor:

Ben, hocamı tanımadan önce dînimi bilmiyor, bu sebeple günahlar içinde yüzüyordum.
O günlerde hocamın ismini duydum.

Bir tanıdığım bana;
- Behâeddîn-i Buhârî isminde bir Velî zât var. Sohbeti çok tatlı, dedi.

Ben bunu işitince, o zâtı görmek istedim.
Öyle ki, gayri ihtiyari Onun dergâhına doğru çekiliyordum.

Nihâyet huzûruna varıp, oturdum.
Bana, merhamet nazarıyla bir kere baktı.

O bakışla kalbimde ne kadar kötü huy varsa hepsi çıkıp gitti benden.
Kalbimi tertemiz bıraktı.

KIYMETLİ OLMAK İSTER MİSİN?

Bu zât bir gün gençlerle sohbet ederken;
- İnsanlar nezdinde kıymetli olmak ister misiniz? diye sordu.

Gençler;
- İsteriz efendim, dediler.
- Öyleyse insanların kıymet verdiğine kıymet vermeyin, buyurdu.

Sordu yine:
- Peki Allah katında kıymetli olmak ister misiniz?

- Çok isteriz hocam.
- Öyleyse Allahü teâlânın kıymet verdiğine kıymet verin, buyurdu. "Hakîkî müslüman", Allahü teâlânın emirlerine kıymet verir, Mahlûklara karşı da şefkat gösterir.

İKİ KİMSEYE İMRENİLİR

Bir gün de sohbetinde;
- İki kimseye gıbta edilir, buyurdu.

- Onlar kimlerdir? dediler.

Buyurdu ki:
- Biri, ilmi bütün dünyaya faydalı olan kimse, öbürü ise parasını Allah için sarfeden zengindir.

- Zengin olmak iyi mi yâni efendim?
- Hayırlıysa iyidir. Nitekim Peygamber Efendimiz; "Yâ Rabbî, beni sevmeyene çok mal ver. Sevene ise hayırlı ve bereketli mal ver" diye duâ buyurmuşlardır.


www.gonulsultanlari.com