Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr
Çukurun hikmeti neymiş?
4.12.2008
İstanbul Evliyâsından Ahmet Mekkî Efendi hazretleri, bir gün şunu anlattı sevdiklerine: Nihayet vezirlerden biri arzetti:
Fâtih Sultân Mehmed Hân, Fâtih Câmii etrafındaki meşhur medreseleri yaptırınca, giriş kapısının önüne derince bir çukur kazdırıp, üzerine demir ızgara koydurdu.
Ancak devlet erkânı bu işe bir mânâ verememişti.
- Hünkârım, bu çukurun hikmetini çok merak ediyoruz.
Buyurdu ki:
- Ben vefat edip de cenazemi kabrime indirdiğinizde, üzerime, mezarımdan çıkan toprağı atmayın!
- Ya ne atalım hünkârım?
O çukuru gösterdi onlara:
- Şurada birikecek olan çamurlu topraklarla doldurun.
Çok merak etmişlerdi:
- Hikmeti ne ki sultânım?
- Bu medresede "ilim talebeleri" okuyacak değil mi?
- Evet hünkârım.
- İşte o ilim ehlinin ayakkabılarından kopup, bu çukurda birikecek olan o çamurlar hürmetine, umulur ki Cenâb-ı Hak affeder beni. Belki bu sayede kurtulurum âhirette.
DİN HIRSIZLARI
Bir gün de;
- Kardeşlerim, Ehl-i sünnet âlimleri'nin bildirdikleri "îman" ve "îtikat"tan kıl kadar ayrılanların, kıyâmette azabtan kurtulmaları imkânsızdır, buyurdu.
Ve ekledi:
- Ehl-i sünnetten ayrılanların sözleri ve kitapları, "Zehir"dir. Hele dünyâlık toplamak için dîni âlet edenlerin ve kendilerine din adamı ismini verip, her aklına geleni yazanların hepsi, "din hırsızı"dır.
- Din hırsızı mı efendim?
- Evet. Bu kitapları okuyanların îmanlarını çalarlar.
www.gonulsultanlari.com