Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr


Evliya kalbe bakar
18.12.2008

Behâeddîn-i Buhârî kuddise sirruh hazretlerinin bir talebesi anlatıyor:

Ben hocamı henüz tanımazken bir sandığın içinde, "yüz altın" saklıyor, "Bununla ticâret yapayım" diye düşünüyordum.

Derken hazır elbise alıp, Buhâra'da köy köy dolaşarak satmaya başladım.
O köylerin birinde bulunurken;
- Bu köye bir Evliyâ zât gelmiş, diye işittim.

Çok sevindim.
Zîra Evliyâ zatlara karşı sevgi ve hürmetim vardı.

Hemence mallarımı bir yere emanet bırakıp, o "büyük Evliyâ"yı ziyarete gittim.
Elini öpüp, oturdum bir kenarda.
Hem heybetliydi, hem de çok sevimli.
Huzûrunda eriyor gibi oldum sanki.

Bir ara bana bakıp sordu:
- Burada ne yapıyorsun evlâdım?
- Ticâret yapıyorum efendim.

- Çok iyi, ticâret yap, para kazan. Ama para ve mal sevgisi girmesin kalbine, buyurdu.

Ve ilâve etti:
Çalışıp kazanmayı dînimiz de emrediyor. Asıl maksat, islâmiyetin her emrini yapmak ve kalbten "dünya sevgisi"ni çıkarmaktır.

O anda kalbime bir şey oldu.
"Mal sevgisi", çıkıp gitti kalbimden.

Daha ilk sohbetinde oldu bu.
Kalbim dünya muhabbetinden kurtuldu.

BEN ELBETTE MÜMİNİM

Bu zât sevdiği bir gence;
- Müslüman, "Ben elbette müminim" demeli ve îmanlı olduğunu söylemelidir, buyurdu.

Ve ekledi:
- Müminim derken, "İnşallah" dememelidir ki, bundan şüphe mânâsı çıkabilir.

Delikanlı sordu:
- Son nefes için de inşallah denmez mi efendim?
- Denebilir. Ama dememek daha iyidir evlâdım.


www.gonulsultanlari.com