Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr


Kalk ey Abdülmuttalip
4.01.2009

Abdülmuttalip, bir gece rüyâda ses işitti:
- Kalk! Zemzem kuyusunu çıkar!

Uyandı, tekrar uyudu.
Aynı sesi yine duydu:

Üçüncü gece de aynı rüyayı görünce;
- Zemzem nedir? diye sordu

- O, bir sudur ki, susuzları kandırır, açları doyurur, hastalara şifâ olur. Yeri, Kâbe'nin yanıdır. Yarın oraya kırmızı gagalı bir karga gelip, gagasıyla yeri eşeler. İşte orasıdır.

Uyanıp;
- Bu, ilâhî bir işaret, diye mırıldandı.

Oğlu Hâris'i alıp, koştu o yere.
Az sonra kırmızı gagalı bir karga gelip, başladı yeri eşelemeye.

- Tamam! deyip başladı kazmaya.
Çok geçmeden göründü kuyu ağzı.

Çok sevinip;
- Allahü ekber! diye bağırdı.

Fakat Kureyşliler toplanıp;
- Bu kuyuda bizim de hakkımız var! dediler.

- Hayır! dedi. Bu, yalnız bana ihsan edilmiştir.
- Ama sen yalnızsın. Bizimle baş edemezsin! deyip tehdit ettiler.

İçi burkuldu.
Kalbinden; "Yâ Rabbî! Bana on oğul verirsen, birini senin için kurban edeceğim" dedi.
Ve bir teklifte bulundu onlara.

- Gelin, hakeme gidelim.
- Olur, gidelim.

Şam'daki bir kâhinin hakemliğinde anlaşıp, düştüler yola.
Ancak hava çok sıcaktı.
Susuzluktan bir adım atamaz hâle geldiler.

Hepsi de hayattan ümîdini kesmişti ki, Abdülmuttalip;
- Koşun, Koşun! İşte size su! diye bağırdı.

Evet, çöl ortasında, Abdülmuttalib'in ayağı dibinden bir su fışkırıyordu.
Kana kana içip, hayat buldular.
Ölümden kurtulmuşlardı.

Boyunlarını büküp;
- Ey Abdülmuttalip! Tamam. Zemzem kuyusu senindir, dediler.
Ve geri döndüler.


www.gonulsultanlari.com