Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr
Kâbe duvarları yenileniyor
1/11/2009
Kâbe-i şerîf'in duvarları, eskimiş, yenilenmesi gerekiyordu.
Bunun için kabîleler toplanıp istişare ettiler.
Biri bir teklifte bulundu:
- Kur'a çekelim. Her duvarın örülmesini bir kabîle üstüne alsın. Râzı mısınız?
- Tamam, râzıyız! dediler.
Ve kur'a çekildi.
Her kabîle, kendine çıkan duvarı, temele kadar yıkıp, yeniden örmeye başladılar.
Ancak sıra "Hacer-ül esved"in yerine konmasına gelince problem çıktı.
Zira her kabîle, bu şerefli işin kendisine âit olduğunu iddiâ ediyordu.
Münakaşa kavgaya dönüşmüş, nerdeyse kan akacaktı ki, güngörmüş bir ihtiyar;
- Durun! Beni dinleyin! diye bağırdı.
Kavgayı bırakıp, ona döndüler.
İhtiyar devam etti:
- Bir teklifim var. Yarın Benî Şeybe kapısından ilk girecek şahıs, "hakem" olsun. O nasıl söylerse öylece halledelim, kabul mü?
Bir ağızdan;
- Kabul ediyoruz! dediler.
Ertesi gün, toplanıp merakla bekliyorlardı ki, "Fahr-i kâinat Efendimiz" girdi kapıdan.
Onun teşrifiyle rahatladı herkes.
Çünkü bu gelen, Muhammed-ül emîn'di.
En âdil kararı Onun vereceğinden şüphesi yoktu kimsenin.
Efendimiz "aleyhisselam", mübarek hırkasını çıkarıp yere serdi.
Üzerine "Hacer-ül esved" taşını koyup;
- Her kabîleden bir kişi gelsin! buyurdu.
Dört kişi ileri çıktı.
Onlara;
- Herbiriniz hırkanın bir ucundan tutarak kaldırın! buyurdu.
Duvar hizasına gelince, mübarek elleriyle o taşı alıp yerine yerleştirdi.
Mesele hallolmuştu.
Herkes memnundu netîceden.
Bu hârikulâde çözümle, Mekke'de bir iç harp önlenmiş, kan dökülmesi engellenmişti.
www.gonulsultanlari.com