Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr


Melekler selam verirdi
21.01.2009

Efendimiz aleyhisselam otuzdokuz yaşlarında iken yalnız kalmak istiyor, yalnızlığı seviyordu.
Yanına bir miktar yiyecek alıp "Hira mağarası"na gidiyor, o ıssız ve sessiz yerde ibâdetle geçiriyordu vaktini.

Ancak bâzı fitneci kadınlar, Hatîce annemize koşup;
- Bak Hatîce, sen bütün servetini Ona bağışladın. O ise senden uzaklaşıyor. Seni sevmiyor, dediler.

Hazret-i Hatîce yüz vermedi.
- Hayır, bilâkis saadet nişanları, Peygamberlik işaretleri görüyorum ben Onda. Çok yakında bütün cihan Onun dâvet nûruyla aydınlanacak, göreceksiniz, dedi.

Fitneciler kös kös geri gittiler.

Nitekim o senenin Ramazan ayı ortalarında, bir gece Hira mağarasından eve dönüyordu ki;
- Yâ Muhammed! Sen Allahın Resûlüsün! Ben de Cebrâil'im! sesiyle ürperdi.

Başını kaldırdığında Cebrâil aleyhisselâmı gördü havada.
İnsan şeklindeydi.

Yol boyunca taşlar ve ağaçlar; "Esselâmü aleyke yâ Resûlallah!" diye selam veriyorlardı kendisine.

Bu haller endişeye düşürdü Efendimizi.
Bu korkuyla vardı eve.

Hazret-i Hatîce sordu:
- Yâ Muhammed! Yüzünde bir başka nur görüyorum. Bir şey mi oldu?
- Evet yâ Hatîce, bu gün bazı sesler işitiyor, ışıklar görüyorum. Acabâ cin midir bu görünenler?

Hazret-i Hatîce;
- Korkma! dedi. Allah, senin hakkında hayırdan başka bir şey dilemez. Benim ümîdim şöyledir ki, sen bu ümmetin Peygamberi olacaksın.

Bu sözler rahatlattı Efendimizi.
O günlerde ikinci bir dert ortağı, ondan başka destek veren bir kimse yoktu kendisine.


www.gonulsultanlari.com