Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr


Selamını geç almıştı
25.01.2009

Hazret-i Osmân radıyallahü anh, bir akşam halîfe "hazret-i Ömer"i "adıyallahü anh" ziyâret için makamına gidip selâm verdi.

Ancak halife, gec aldı selâmını.
Hazret-i Osmân sebebini sorunca, îzah etti:

- Yâ Osmân. Sen girip selâm verdiğin anda, ben devlet işiyle uğraşıyordum. Önümde devletin kandili yanıyordu. Acele bitirip onu söndürdüm. Şahsî kandilimi yakıp cevap verdim. Bu arada biraz gecikti, ne olur hakkını helâl et! dedi.

Hazret-i Osmân;
- Helâl olsun, sen de helâl et, dedi.
Ve sevgiyle kucaklaşıp, sohbet ettiler uzun müddet.

ŞİKÂYETE GELMİŞTİ, AMA...

Bir gün de, bir müslüman hanımına kızıp, geldi Hazret-i Ömer'in kapısına.
Şikâyet edecekti onu Halîfeye.

Lâkin tam kapıyı çalacaktı ki, içerden bir kadın sesi işitti.
Hazret-i Ömer'in hanımı bağırıp çağırıyor, Halîfe ise sükût ediyordu.

O hazret-i Ömer ki, öfkelendiğinde vücudunun kılları cübbesinden dışarı fırlar, gadabına, meşhur kumandanlar bile dayanamazdı.

Kafası karıştı adamın.
Şikâyetten vazgeçip geri döndü.

Ama hazret-i Ömer;
- Ey müslüman! Niçin gelmiştin? diye seslendi arkasından.

Söylemek istemediyse de Halîfenin ısrarıyla mecbur kalıp;
- Hanımımdan şikâyet edecektim, dedi.

Hazret-i Ömer buyurdu ki:
- Hanımların, beyleri üzerimde hakları çoktur. Hizmetimizi yapar, çocuklarımıza bakar, evimizi beklerler. Biz de onların kusûrlarını affetmeliyiz. Hem sonra müslüman bir hanım "Cennet nîmeti"dir. Hiç üzmek olur mu?

Adam Halîfeye minnetle bakıp;
- Öyleyse ben de affettim hanımımı. Onu hiç üzmeyeceğim, dedi.


www.gonulsultanlari.com