Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr


Takva böyle olur
25.02.2009

Edirne Velilerinden Nureddin Baba'nın rahime-hullahü teâlâ, bir talebesi vardır ki, güzel ve yakışıklıdır.
Üstelik takva sahibi.

Ahlaksız bir kadın âşık olur bu gence.
Peşinde dolaşır.
Ama genç, yüz vermez.

Bir gece, delikanlı odasında ders çalışırken, çalınır kapısı.
Açtığında bu kadını görür eşikte:
- Ne var! Ne istiyorsun?

Kadın bir şey demez.
İçeri girip, kapıyı sürgüler arkadan.

Sonra da;
- Ya dediğimi yaparsın, ya da bağırır, seni âleme rezil ederim, der.

Ama genç;
- Ahirette rezil olacağıma, dünyada olayım, der.
Aldırmaz bu tehdide.

Yumar gözlerini;
- Yâ Rabbî kurtar beni bu kadının şerrinden! Ben günaha girmek istemiyorum, diye yalvarır.

O anda kapı açılır.
Hocası girer içeri.
Öyle heybetlidir ki, o kadar olur.

Bir tek nazar eder o kadına.
O nazar kâfi gelir ona.
O anda kalbi değişir.

Tövbe eder, sarılır ibadete.
Öyle ki, iffet ve edebte, parmakla gösterilen bir hanımefendi olur o havalide.

AHİRET DERDİ OLANIN

Bu zat, sevdiklerine, ahireti hatırlatır sık sık.
- Ahiret derdi olanın, dünya derdi olmaz der. Dünya derdi olanın da ahiretten haberi olmaz.

Bir gün de;
- Mümin, affedici insan demektir buyurur. Güler yüz, şiarıdır müminin. Müslüman, ya hayır söyler, ya da susar. Zira iyi bilir ki, her nefesin bir hesabı var.

Ve şöyle devam eder:
- Kardeşlerim! Bu dünya ahiretin tarlasıdır. Burada ne ekersen, ahirette onu biçersin. İyilik eden de kendine eder, kötülük eden de.


www.gonulsultanlari.com