Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr


Eyvah, ben ne yaptım!
24.03.2009

Balıkesir erenlerinden Barak Baba'yı rahime-hullahü teâlâ sevmeyen biri vardı ki, çirkin şeyler söylerdi hakkında.

Hatta hakaret dolu bir mektup yazıp, gönderdi bir gün.
Barak Baba, okuttu onu bir talebesine.

Sükunetle dinledikten sonra;
- Yaz! dedi.
Ve özetle şu mektubu yazdırdı:

"Muhterem kardeşim. Evet, sizin de buyurduğunuz gibi ben Rabbimin beğendiği gibi bir kul olamadım. Halbuki en büyük arzum bu idi. Ne olur, dua edin de, bu arzuma kavuşayım, vesselâm".

Sonra o talebeye;
- Bu mektubu, o kimseye götür! buyurdu.
Talebe götürdü mektubu.

Adam açıp okuyunca;
- "Eyvah!" dedi kendi kendine. "Ben ne yaptım? Bu zat, bizim gibi alelade bir insan değilmiş".
Mahcup ve pişmandı.

Dergâha koşup, diz çöktü önünde.
- Affedin hocam, dedi. Hakkınızda yanlış fikre saplanmışım.

Büyük Velî ona sevgiyle bakıp;
- Sen çok iyi bir insansın, buyurdu.

Adam daha da şaşırdı.
- İyi insan mıyım efendim?
- Evet. İyi biri olmasaydın, pişman olup bu kapıya gelmezdin, buyurdu.

Ve söz aldı ondan:
- Sen şimdi söz ver. Bana dua edecek misin?

Ellerine sarılıp;
- Hem de ömür boyu efendim, dedi.

HUZURLU OLMAK İÇİN

Biri de bu zata gelerek;
- Huzurlu olmak istiyorum efendim. Ne yapayım? diye sordu.

Cevabında;
- Günah işleme, buyurdu. Huzursuzluk, günah işlemekten olur. Ayağımız taşa takılsa, evde tabak kırılsa, işlediğimiz bir günah sebebiyledir.

Ve ekledi:
- Ayrıca kendini beğenme. Kendini beğenen de huzurlu olamaz.


www.gonulsultanlari.com