Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr


Vazifemden ayrılayım mı?
10.04.2009

Hazret-i Mevlana'yı çok seven biri vardı ki, bir an olsun ayrılmak istemezdi yanından.
Ama devlet memuru idi.

Hep onunla olmak için, ayrılması gerekirdi işinden.
Koştu hemen Hazret-i Mevlanaya:
- Efendim, vazifemden ayrılayım mı?

- Niçin ayrılacaksın?
- Hep sizinle olmak için.

- Olmaz, buyurdu.
Ve şu menkıbeyi anlattı ona.

İNZİVAYA ÇEKİLİR, AMA...

Harun Reşid devrinde, bir kişi vardır.
Zabıta amirliği yapmaktadır.

İşini mükemmel yapar.
Zayıfları korur. Zalimleri korkutur.
Sayesinde rahat eder müslümanlar.
Hatta, Hızır aleyhisselâmla sık sık birlikte olur.

Bu, bir gün karar verir aniden.
Ayrılır işinden.

Maksadı, inzivaya çekilmek.
Kendini ibadete vermek.

Arzusuna kavuşur.
Ama bir konuda huzursuzdur.
Çünkü Hızır aleyhisselâmı göremez olur.

Buna çok üzülür.
Çok da merak eder.

"Acaba ne hata ettim?" der.
Ve bir gece, hazret-i Hızırı rüyada görür.

Ve sorar hemen:
- Artık bana gelmiyorsun. Sebep nedir?

Buyurur ki:
- Ben sana geliyor idiysem, ibadetinden dolayı değildi ki.

- Ya niçindi?
- İnsanlara hizmet ediyordun. Sayende halk rahattı. Ama istifa ettin. İnsanlara hizmeti terkettin. Yerine zalim biri geldi. Bozuldu halkın dirliği.

O anda uyanır uykudan.
- Eyvah! der.

Anlamıştır hatasını.
Koşar hükümdara, vazife ister.
Ve tekrar başlar hizmete.

İnsanlar "huzur"a kavuşur.
Kendi de "Hızır"a.


www.gonulsultanlari.com