Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr
Kapat, aç gözlerini
28.04.2009
Hazret-i Mevlana rahime-hullahü teâlâ zamanında bir genç, bir Hac kafilesine katılır.
Öğle vakti bir sahrada mola verirler.
Bu genç, dinlenirken uyuyakalır.
Uyandığında kafileyi göremez.
Issız sahrada yapayalnız kalır.
Ne yapacağımı şaşırır.
"Yâ Rabbî, sevdiğin bir kulunu yardıma gönder" diye yalvarır.
O anda bir "Çadır" görür ilerde.
Yaklaşıp görür ki, içerde biri Helva yapmaktadır.
- Yalnız mısın? der.
- Hayır. Hocamız var. Az sonra gelir.
- Hocanız kim?
- Hazret-i Mevlana.
Az sonra Hazret-i Mevlana gelir.
O helvadan yer ve ona da yedirir.
O genç derdini anlatınca da;
- Üzülme, kapat aç gözlerini, buyurur.
- Başüstüne efendim, der.
Kapatıp açar gözlerini.
Bulur kafilesini.
BİZDEN SELAM SÖYLE
Bu zatı çok seven bir tüccar, İstanbula gitmeye niyet eder.
Hazret-i Mevlanaya sorar:
- Bir emriniz var mı efendim?
- Falan camide genç bir abid olacak Ona bizden selâm söyle.
- Başüstüne efendim, der.
Gidip o abidi bulur.
Ve hazret-i Mevlananın selâmını söyler.
Fakat birden şaşırır.
Zira hazret-i Mevlana, abidin yanındadır.
Bayılır, yere düşer.
Ayıldığında abid yalnızdır ve;
- Siz de Mevlanaya selâm söyleyin, der.
Tüccar Konyaya döner.
Abidin selâmını Hazret-i Mevlanaya söyler.
Fakat yine hayrette kalır.
Zira bu defa abid Hazret-i Mevlananın yanındadır.
Hayretinden bayılıp düşer.
Ayıldığında hazret-i Mevlana yalnızdır.
- Ben hayatta oldukça bu gördüğünü kimseye söyleme! buyurur.
www.gonulsultanlari.com