Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr
Ben hallederim
2.05.2009
Allah dostlarından Abdülehad Efendi rahime-hullahü teâlâ, bir gün talebelerine seslenir:
- Evlatlarım!
Gençler, bir ağızdan cevap verirler:
- Buyurun hocam!
- Üsküdarda görülecek bir işimiz vardır. Hanginiz bu işi yapabilir?
Talebeden ses çıkmaz.
Çünkü denizde çok şiddetli fırtına vardır.
Dalgalar, sıra dağlar gibi gelip kıyıya çarpmaktadır.
Bunun için çalışmaz kayıkçılar.
Talebeler bunun için Peki diyemezler.
Yoksa hocalarını çok severler.
Ama içlerinde biri vardır ki;
- Başüstüne efendim! der.
Abdülehad Efendi, memnun olur.
- Peki evladım! Selâmetle git gel, buyurur.
Delikanlı, duasını almıştır mürşidinin.
Koşar hemen.
İyi de yüze yakın kayıkçı vardır.
Ama hiçbiri kalkmaz yerinden.
- Delirdin mi? derler. Baksana şu rüzgara.
Ve eklerler:
- Bu fırtınada kim geçer Üsküdara?
Ama o duymaz hiçbirini.
Zira yapmaya kararlıdır hocasının işini.
İçinden; "Bu işi hocam istedi. Öyleyse Rabbim yardım eder" der.
Kendine değil, Rabbine güvenir.
Üstadının himmet edeceğini iyi bilir.
O böyle düşünürken kayıkçılardan biri;
- Haydi gel de gidelim! diye seslenir.
Delikanlı sevinçle koşar.
Kayığa biner binmez fırtına yavaşlar.
Ve henüz bir ok atımı yol almamışken iyice durur.
Deniz adeta sütliman olur.
Kısa zamanda gidip gelirler.
Ne bir üzüntü olur yolda, ne de keder.
Gelip bilgi verir üstadına.
Büyük Velî çok memnun olur.
Açar ellerini.
- Yâ Rabbî! Aç bu gencin kalb gözünü, diye yalvarır.
Dua anında kabul olur.
Kalb gözü açılır, evliya olur.
www.gonulsultanlari.com